Son günlerde dünya gündemini sarsan olaylardan biri, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) tanık olarak ifade veren bir doktorun İsrail’in Gazze’deki insan hakları ihlallerine dair açıklamalarıyla gündeme geldi. Dr. Ahmet Kurtuluş, savaş sırasında yaptığı gözlemlerle uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmeyi başardı. Dr. Kurtuluş’un verdiği tanıklık, sadece bir bireyin değil, savaşın tam ortasında kalan masum insanların dramatik hikayesini ve bu olayların arkasındaki gerçekleri gün yüzüne çıkartıyor.
Dr. Kurtuluş, savaşın en acımasız anlarında, yaralıların tedavisini üstlendiği bir hastanede yaşananları anlatarak, "Hayatım boyunca böyle bir şeyle karşılaşmadım. Gözlerimin önünde, elleri bağlı insanlar yüz üstü yatırılıyordu. Bu, yaşananların sıradan bir savaşla açıklanamayacak kadar korkunç olduğunu gösteriyor," dedi. Tanık doktor, hem çarpıcı gözlemlerini hem de elde ettiği kanıtları UCM yetkililerine sundu. Ayrıca, kayıtlara geçirdiği her vakada, şiddet ve insan hakları ihlallerinin yanı sıra, açıkça savaş suçlarının işlendiğine dair bulgular bulunduğunu belirtti.
Dr. Kurtuluş’un ifadeleri, birçok insan hakları kuruluşunu harekete geçirirken, uluslararası toplumda büyük bir yankı uyandırdı. Birçok ülkeden gelen tepkiler, gerek BM gerekse diğer insan hakları örgütleri aracılığıyla hızla yankı buldu. Bu bağlamda, "İsrail’in savaş suçlarıyla ilgili soruşturma açılmalı" çağrıları yükselmeye başladı. Özellikle, Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler (BM) konuyla ilgili acil buluşmalar gerçekleştirdi. Dr. Kurtuluş’un tanıklığı, pek çok insanın vicdanında ve kamuoyunda bu vahşetlerin bir gün cezasız kalmayacağı inancını pekiştirdi.
Gazze’deki çatışmaların temel nedenleri henüz çözümlenmemişken, Dr. Kurtuluş’un tanıklığı, bu çatışmanın sadece askeri bir mesele olmadığını, aynı zamanda insanlığa karşı bir suç olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Onun cüretkâr ifadeleri, savaşın gerçek yüzünü gözler önüne seriyor ve uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırıyor. “Bu olaylar karşısında sessiz kalmak, suça ortak olmak demektir,” diyen doktor, tüm dünya ülkelerine bir çağrıda bulundu; “Ellerinizi taşın altına koyun, masum insanların hayatlarını kurtarmak için harekete geçin.”
Sonuç olarak, Dr. Kurtuluş’un anlattıkları, sadece bir bireyin değil, savaşın acımasız gerçeklerinin düzleminde masum insanların yaşadıkları trajedileri de kapsıyor. İnsanlığa karşı işlenen bu suçların araştırılması ve adaletin sağlanması, global bir sorumluluk haline geldi. Dr. Kurtuluş gibi cesur bireylerin tanıklıkları, bu sürecin hayati bir parçası olarak öne çıkıyor. Uluslararası camianın bu hususta daha fazla duyarlılık göstermesi şart, zira unutulmamalıdır ki, savaşın acımasız yüzüyle yüzleşmek, gelecekte benzer trajedilerin yaşanmasının önüne geçmek için kritik öneme sahiptir.