Dünya genelinde nüfus artışı, birçok ülkenin karşılaştığı en önemli meselelerden biri haline geldi. Ancak bazı ülkelerde durum tam tersine evriliyor; bu ülkeler, doğum oranlarının ciddi şekilde düştüğü yerlere işaret ediyor. Bu bağlamda, istatistikler, en düşük doğum oranına sahip olan ülkeleri işaret ediyor. Modern toplumlarda bireylerin yaşam tercihleri, ekonomik koşullar ve sosyal yapı, doğurganlık oranlarını etkileyen temel faktörler arasında yer alıyor. Özellikle, dünyanın en az doğuran ülkesi olan Güney Kore, bu konuda oldukça çarpıcı bir örnek teşkil ediyor. Peki, Güney Kore gibi ülkelerde neden çocuk sahibi olma isteği bu kadar azalmış durumda?
Güney Kore, gelişmiş bir ülke olarak dikkat çekse de, ekonomik yapısı ve iş dünyasındaki rekabet, ebeveynlik kararlarını derinden etkiliyor. Hızla gelişen ekonomi, hem bireysel hem de toplumsal beklentileri yükseltiyor. Birçok genç yetişkin, kariyer odaklı bir yaşam sürmeyi tercih ediyor ve bu da aile kurma düşüncesini geri plana itiyor. Çocuk yetiştirmenin yüksek maliyetleri, eğitim harcamalarının artması ve yaşam standardının sürekli yükseltilmesi gibi nedenler, ebeveyn adaylarını olumsuz etkiliyor. Ayrıca, uzun çalışma saatleri ve iş güvencesinin azalması da gençlerin çocuk sahibi olma isteğini düşüren unsurlar arasında. Güney Kore'deki çalışma kültürü, bireylerin kişisel yaşam alanlarını daraltmakta ve çocuk sahibi olmayı zorlaştırmaktadır.
Güney Kore'deki sosyal normlar, aile kurma ve çocuk sahibi olma konularında da etkili bir rol oynamaktadır. Geleneğe dayalı değerler, halen toplumda önemli bir yere sahip. Ancak, genç nesil arasında, bireysel özgürlük ve kişisel mutluluk ön planda tutulmaktadır. Evlilik, birçok genç için önceki dönemlerde olduğu gibi zorunlu bir durum olmaktan çıkmıştır. Özellikle kadınların eğitim seviyesi arttıkça, kariyerlerine daha çok odaklanmaları ve evlilikteki toplumsal baskılara karşı duruşları da çocuk sahibi olma isteğini azaltmaktadır.
Bu durum, devletin çocuk sahibi olmayı teşvik eden politikalarını da gündeme getiriyor. Hükümet, düşük doğum oranlarını artırmak adına çeşitli teşvikler geliştirmiş olmasına rağmen, bu girişimler pek etkili olmamaktadır. Çocuk bakımına yönelik sağlanan destekler çoğu zaman beklenen etkiyi yaratmaktan uzak kalıyor. Sonuç olarak, genç nesil, çocuk sahibi olmanın getirdiği sorumluluklardan kaçınıyor; bu da doğum oranlarının düşmesine katkı sağlıyor.
Özetlemek gerekirse, Güney Kore, sosyal, kültürel ve ekonomik faktörlerin birleşimiyle dünyanın en az doğuran ülkesi konumuna gelmiştir. Bu durum, sadece demografik bir sorun değil, aynı zamanda geleceğin toplum yapısına dair önemli bir ipucu da sunmaktadır. Gelecek yıllarda, doğum oranlarının yeniden artışa geçip geçmeyeceği ise belirsizliğini korumaktadır.