Rusya ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 105. yılı, iki ülke arasındaki karmaşık ve dinamik ilişkilerin derinlemesine bir değerlendirmesini yapma fırsatı sunuyor. Bu yıl dönümü, iki ulusun tarihi, kültürel ve ekonomik bağlarının yanı sıra, hem bölgesel hem de küresel ölçekteki etkilerini de gözler önüne seriyor. Özellikle son dönemlerde yaşanan gelişmelerle birlikte, Rusya-Türkiye ilişkileri, dünya siyasetinde önemli bir denge unsuru haline gelmiştir.
Rusya ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin kökleri, 18. yüzyıla, Osmanlı İmparatorluğu ve Rus İmparatorluğu arasındaki ilk temaslara kadar uzanmaktadır. Zamanla, her iki ülkenin de içinde bulunduğu coğrafi ve politik konjonktür nedeniyle ilişkiler inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. 1920'lerde, Sovyetler Birliği’nin kurulmasıyla birlikte, iki ülke arasındaki ilişkiler daha da güçlenmiş; dostluk anlaşmaları imzalanarak farklı alanlarda iş birliği yapılmaya başlanmıştır.
Soğuk Savaş dönemi, pek çok uluslararası ilişkide olduğu gibi Rusya-Türkiye ilişkilerinde de gergin bir dönem olmuştur. Ancak 1980’lerin sonlarından itibaren, iki ülke arasındaki ekonomik ve siyasal işbirliği yeniden canlanmıştır. Son yıllarda yaşanan savaşlar, krizler ve diplomatik manevralar, iki ülkenin birbirine nasıl yaklaşacağını ve hangi stratejileri benimseyeceğini belirlemede kritik bir etken olmuştur.
Son yıllarda, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler, enerji, savunma sanayi, turizm ve ticaret gibi birçok alanda önemli bir gelişme göstermiştir. Türkiye’nin enerji politikaları ve Rusya’nın doğal gaz ihraç potansiyeli, iki ülke arasında stratejik bir ortaklık oluşturmuştur. Türk Akımı gibi projeler, hem enerji arz güvenliğini sağlamaya yönelik adımlar hem de ülkeler arasındaki bağı güçlendiren unsurlar olmuştur.
Savunma sanayi alanındaki iş birlikleri de dikkat çekicidir. Türkiye, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri satın alarak, NATO müttefikleriyle gerginlik yaşamak pahasına kendi güvenliğini sağlamayı hedeflemiştir. Bu durum, iki ülke arasındaki ilişkilerin sadece pragmatik değil, aynı zamanda stratejik bir derinliğe sahip olduğunu da gözler önüne sermektedir. Türkiye'nin Rusya ile olan ilişkileri, Batı ile olan ilişkilerinin gidişatına da bağlı olarak şekillenmektedir.
Hükümet yetkilileri ve analistler, Rusya-Türkiye ilişkilerinin 105. yılını ilk önce bir başarı hikâyesi olarak değerlendirirken, bu ilişkilerin zaman zaman eleştirildiği yönlerine de dikkat çekiyor. Özellikle uluslararası platformlarda, iki ülkenin farklı pozisyonları ele alındığında ortaya çıkan çatışmalar, dengenin nasıl sağlandığını sorgulatıyor.
Ayrıca, bölgesel meseleler de ilişkilerin gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Suriye'deki iç savaş, Libya krizi gibi konular, her iki ülkenin de yaklaşımını etkileyen unsurlar olmuştur. Bu durum, Rusya ve Türkiye'nin sadece ikili ilişkiler açısından değil, aynı zamanda Orta Doğu ve Balkanlar gibi kritik bölgelere müdahale etme şekillerini de şekillendirmiştir.
Sonuç olarak, Rusya-Türkiye ilişkilerinin 105. yılı, sadece iki ülke arasındaki diyalog ve işbirliklerini değil, aynı zamanda global dinamiklerin de nasıl etkilendiğini gözler önüne sermektedir. Bu tarihî süreç, iki ülkenin birbirlerine olan bağımlılığının ve stratejik ortaklıklarının giderek derinleştiğini göstermektedir. Gelecekte, Rusya ve Türkiye'nin nasıl bir işbirliği zemininde ilerleyeceği ve uluslararası sistemdeki dengeleri nasıl etkileyeceği merakla beklenmektedir.