Antikacılık, geçmişin izlerini barındıran ve çoğu zaman unutulmaya yüz tutmuş güzellikleri gün yüzüne çıkaran bir sanat dalıdır. 44 yıldır bu sanatı icra eden Yıldırım Öztürk, İstanbul'un tarihi semtlerinden Galata'da yer alan antikacı dükkanında, geçmişe tanıklık eden en özel parçaları bir araya getiriyor. Özellikle asırlık gramofonlar, onun için sadece birer enstrüman değil, zamanın ötesinde birer hikaye taşıyan eserlerdir. Her gramofon, farklı bir yaşamın melodisini ve anılarını barındırırken, Yıldırım Usta bu değerli parçaların bakımını ve onarımını titizlikle üstleniyor.
Yıldırım Öztürk, antikacılık kariyerine genç yaşta başladı. İlk gramofonunu 17 yaşında buldu. O günden sonra gramofonların büyüsüne kapıldı ve onları toplamak için adeta bir tutkuyla yola çıktı. Bugün, 400'den fazla gramofon türü ile dükkanında geçmişin melodilerini yaşatıyor. Her gramofon, Yıldırım Usta için çok kıymetli. Onların her biri, farklı bir dönemin müziklerini ve kültürel dokusunu yansıtıyor. Özellikle 1920’li yıllara ait gramofonlar, hem görsel estetikleri hem de müzikal özellikleri ile dikkat çekiyor.
Yıldırım, gramofonların sadece müzik çalmadığını, aynı zamanda birer sanat eseri olduğunu vurguluyor. Bazı gramofonlar, dönemin sosyal yapısını ve insan davranışlarını da yansıtan özgün tasarımlara sahip. "Her gramofonun arkasında bir hikaye var," diyor Yıldırım. "Bu ürünler sadece geçmişten kalma eşyalar değil; aynı zamanda müziğin evrimine tanıklık eden canlı tarih parçaları." Antikacılığı meslek değil, bir tutku olarak gören Yıldırım Öztürk, her ziyaretçisine bu tutkusunu paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyor.
Yıldırım Usta, her gramofonu özenle inceleyerek onun tamir ve bakımını yapıyor. Gramofonların iç yapısı oldukça karmaşık olduğu için bu sürecin de bilgi ve deneyim gerektirdiğini belirtmekte fayda var. Yıldırım, bu alandaki bilgilerini yıllar içinde edindiği deneyimler ve sürekli araştırmaları ile geliştirdi. "Her tamir, bir öğrenme süreci," diyor. "Birçok gramofonun orijinal parçalarını bulmak zor; bazen bulduğum eski parçalardan yola çıkarak yenilerini yapıyorum." Bu çaba, Yıldırım Usta’nın antikacılığın yalnızca alım-satım değil, bunun yanında koruyuculuğunu da üstlenmesi anlamına geliyor.
Yıldırım’ın dükkanında ziyaretçileri, birbirinden farklı gramofon modellerinin yanı sıra, geçmişten günümüze uzanan görsellerle dolu bir sergi alanı da bekliyor. "Burası sadece bir dükkan değil; burada harika bir geçmiş yolculuğu yapabilirsiniz," diye ekliyor. Ziyaretçiler, eski gramofonları dinlerken bir yandan da dönemin ruhunu hissedebiliyor. Yıldırım Usta, her gramofonla ilgili detaylı bilgi vererek, ziyaretçilerin bu tarihi nesnelerle bağlantı kurmasına yardımcı oluyor.
Gramofonların yanı sıra, dükkanında aynı zamanda antika mobilyalar, eski plaklar ve daha birçok nostaljik parça da bulunuyor. Yıldırım Usta, geçmişin izlerini günümüzde yaşatmanın önemine inanıyor. Antikalar, sadece kullanılmayan eski eşyalar değildir; aynı zamanda yaratıcılığın ve geçmişe duyulan sevginin birer yansımasıdır. Her gün dükkanını ziyaret eden müzikseverler ve koleksiyoncular, Yıldırım Usta'nın bilgisi ve deneyiminden faydalanarak kendi koleksiyonlarına yeni hikayeler ekliyor.
Sonuç olarak, Yıldırım Öztürk’ün antikacılık serüveni, sadece bir meslek değil, bir yaşam biçimidir. Asırlık gramofonların seslerine ve hikayelerine olan tutkusu, onu yıllar içinde pek çok insanla bir araya getirmiştir. Kymanah yılların birikimi ile dolu olan bu dükkan, sadece antika meraklıları için değil, müziğe ve sanata ilgi duyan herkes için bir buluşma noktası. Yıldırım’ın hikayesi, zamanın geçtiği ancak geçmişin unutulmadığı bir yeri ve onun koruyucusunu temsil ediyor. Antikacılığı bir sanata dönüştüren Yıldırım Usta’nın hikayesinin sonu, henüz yazılmadı; çünkü antikaların ve müziğin büyüsü, asırlar boyunca devam edecektir.